Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yeni yasama yılının ilk grup toplantısında konuşma yaptı.
Eski İYİ Parti İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir, CHP'ye katıldı ve rozetini Özgür Özel taktı.
Özel'in konuşmasından önemli başlıklar şu şekilde:
Son günlerde İkbal ve Ayşenur'un katledilmesinin ardından hala failin özelliklerine dikkat çeken ifadeler kullanıldığı, bu durumun adeta magazin malzemesi haline getirildiği gözlemleniyor. Bu toplum bu hale nasıl geldi? Bu canileri yaratan ve aramızda dolaşmasına olanak tanıyan koşullar nelerdir? Mevcut siyasi düzen, kadınlara eşit yaklaşmamakta ve kadınların haklarına zarar vermektedir. 2024 yılının ilk dokuz ayında 295 kadın katledilmiştir.
Bu iktidar, kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyamadığı gibi, olumlu politikalarından da geri adım atmaktadır. AK Parti'nin kadınları hedef alan en bariz örneği, İstanbul Sözleşmesi'nden tek bir imza ile çekilmesidir. İstanbul Sözleşmesi, çok uluslu bir anlaşma olarak hepimizin gurur kaynağı olmuş, Meclis'ten geçerken tüm milletvekillerinin coşkuyla oy verdiği bir düzenleme olmuştur. 2011 yılında kadına karşı şiddet belirgin bir şekilde azalmıştır.
"DEVLET KAFAYI TAKARSA BİTİRİR"
Kapkaç suçunun cezası 7 yıla çıkarıldı. Zor kullanma durumunda ceza 15 yıla yükseldi. Sonrasında herkes düşünüp taşındı. Artık kapkaç olayları dünya standartlarında. Demek ki toplumsal bir mutabakat sağlanırsa, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetler ortadan kalkabilir. Eğer herkes bu duruma karşı çıkarsa ve devlet bu meseleyi ciddiye alırsa, sorunu kökünden çözmek mümkün. İşte İstanbul Sözleşmesi, bu iradenin belgesidir. Tüm vakaların azalmasının nedeni, devletin nezdinde toplumsal hassasiyetin artmasıdır.
"TEK İMZAYLA ÇIKILDI"
Sonrasında yapılması gereken düzenlemeler gecikmiş; bazılarının yapılması sağlanırken, diğerleri uygulanmamıştır. Bir kısım çevrelerden gerici, gelenekçi ve kadını hayvanla kıyaslayan söylemler yükselmeye başlamıştır. Bu süreçte bazı sağ partilerin de bu söylemleri benimsemesiyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde yarım oya ulaşma peşinde koşmaktadır. O canileri hoş görenlerin taleplerini karşılayarak İstanbul Sözleşmesi'nden imzasıyla çıkmıştır.
Her gün bir kadın cinayeti işlendiği gözlemlenirken, bunun nedeni Erdoğan'ın tek başına kararla sözleşmeden çıkmasıdır. Devletin kadın ve çocukların korunmasından geri çekilmesi, istatistiklerin bu şekilde artmasına yol açmıştır.
ERDOĞAN'A HÜDA-PAR ÇAĞRISI
Bütün siyasi partilerin kadın kolları başkanlarına çağrıda bulunduk ve hepsinin tek tek ziyaret edilmesini istedik. Fakat esas olarak tüm siyasi partilerin kadın örgütlerinin "gelin İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönelim" çağrısını yapmaları gerekmektedir. Kadın katillerinin, bir daha toplumda yer bulmamaları için ne gerekiyorsa hazırız ve çalışıyoruz.
Sayın Erdoğan, seçimden önce birçok söz verdin; "emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğim" dedin ama onlar inim inim inliyor. Asgari ücrete 4 zam dedin ancak ikinci zammı yapmadın. Diğer taraftan depremzedelere verdiğin sözlerden ne evlerini verdin ne de başka vaatleri yerine getirdin. Eğer hiçbir sözü tutmuyorsan, Hüda-Par'a verdiğin sözü de tutma.
MECLİS'TE KAPALI İSRAİL OTURUMU
Türkiye gibi bir ülkenin, kahraman ordusunun, NATO'nun ve Birleşmiş Milletler'in (BM) olduğu bir ortamda İsrail'in Türkiye'ye saldıracağının düşünülmesi kabul edilemez. Kapalı oturum yapılmasını talep ettik ve iki bakan bu konuda bize bilgi verecek.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın talimatı verildiğinde, Meclis acil ve kapalı oturuma çağrılmıştır. Harekatın başladığı ilk gün sonrasında Meclis tekrar toplanmış ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından bilgilendirilmiştir. Muhalefet lideri Süleyman Demirel, açık ve net bir bilgilendirme yapıldığını ifade etmiş ve Türkiye'nin iktidarı ile muhalefetinin tek yürek olduğunu belirtmiştir.
Bu toplantının tutanakları 10 yıl boyunca açıklanmayacak. Ancak içeride söylenmeyeni burada ifşa etmeye hazırız. İsrail'in Türkiye'ye saldırma tehdidinin göz ardı edilmesi, 22 yıl sonra 31 Mart'ta seçim kaybedilmişken, ekonomiyi çözemeyen bir Cumhurbaşkanının durumu çok farklı bir meseledir. İkna edici bir şekilde bilgi vermelidir, gereği neyse yapılmalıdır. Televizyonda gördüklerimizin gerçek olup olmadığını göreceksek kimse bize kızmasın. Herkes aklını başına almalıdır.
7 Ekim akşamı, Hamas'ın İsrail'in sivil hedeflerine saldırısını kınadık. O günden bugüne Hamas'a terörist misin diyoruz? Sonra İsrail, kendisini savunmak adına katliam yapıyor, soykırım gerçekleştiriyor ve 47 bin kişinin canına kast ediyor.