İslam Memiş'in tv100.com'da yayınlanan "Altın mı alıyoruz taş mı?" isimli makalesi
Geleneksel yatırım aracımız altına dair şimdiye kadar yalnızca fiyatını ele aldık.
Fakat işlenmiş altınların (kolye, küpe, yüzük, set) durumu konusunda pek fazla konuşmadık.
Bugün bu mevzuyu kapsamlı bir şekilde ele almanın tam zamanı.
Çünkü yeni bir süreci başlatmış bulunuyorum.
Bu süreç, "devrim" niteliğinde gelişmelere zemin hazırlayabilir.
Artık altın sektöründe hiçbir şeyin eski düzenine dönmeyeceği önümüzde duruyor!
Soru: Altın mı alıyoruz yoksa taş mı?
Cevap: İki adet seçeneğimiz var.
1- Çeyrek, yarım, tam, cumhuriyet ve gram altın almak; burada altın edindiğimiz bir seçenek.
2- Kolye, küpe, yüzük ve takı seti alırken oldukça az miktarda taş edinmek.
Ancak "az" dediğim miktar dikkat çekici.
Bir santimi bile değerli.
Örneğin, su yolu modeli bir set takımda 3 gram taş bulunmaktadır.
Bu taş ortalama 6.450 lira etmektedir.
Bir su yolu set takımının 65.000 lira civarında olduğunu düşündüğümüzde, 6.450 lira değerindeki taş oldukça önemli bir meblağdır.
Esas soru şu:
6.450 lira değerindeki 3 gram taşın gerçek maliyeti nedir?
Maksimum 850 lira.
Kalan 5.600 lira nereye gitti?
Havaya karıştı.
Kimin cebinde?
Üretim yapan atölyenin.
Bir de yay meselesi var.
Kelepçe takılarda çelik yay kullanılmaktadır.
Teraziye koyduğunuzda, taşlardan daha ağır görünüyor.
Bir kelepçede ortalama 25-30 santim gibi bir yay uzunluğu vardır.
Bu yaya ne kadar ödendi?
450 lira.
Maliyeti nedir?
20 lira.
Pırlanta olmayan tektaşta ne kadar taş bulunur?
20-25 santim.
O taş ne kadardır?
350 lira.
Maliyeti kaçtır?
5 lira.
Peki doğru olan nedir, ben ne yapmalıyım?
Doğru olan şudur:
Her ürün, bir sertifikaya sahip olacak ve bu belgede altın olmayan bileşenler gramajlarıyla belirtilmelidir.
Ayrıca, taş ve yay gibi unsurlar hesaplamalar dışında bırakılacak.
Türkiye'de artık işçilik içeren ürünlerden de sertifikalandırma yapılacak.
Bu konuyla ilgili olarak Ticaret Bakanımız Ömer Bolat ile görüşüp ayrıntıları sizlere aktaracağım.
Okuduğunuzda işçilikli altın takılardaki bu sorunun hemen aklınıza kuyumcu perakende dükkânlarını getirmesini istemiyorum.
Süreç şöyle işliyor:
Üretici atölyeler, altın takıları taş ve yay ile üretenlerdir.
Çantacılar, cadde üzerindeki mağazalara bu ürünleri arz eder, cadde mağazaları da benzer şekilde müşterilerine sunar.
Çantacı ve cadde mağazası sahipleri de bu ürünleri taşlı ve yaylı olarak tedarik eder.
Bu taşlı ve yaylı ürünler teraziye konulduğunda, çantacı ve kuyumcular, müşterinin ödeyeceği aynı bedeli öderler.
Kazanan kim?
Atölye sahibi.
Zarar eden kim?
Çantacı, kuyumcu ve müşteri.
Ben artık köklü bir değişim gerçekleştirerek bu sorunu temelden çözmek istiyorum.
Hayırlısı olsun...