TV8'in popüler yarışma programı MasterChef Türkiye'nin şeflerinden Somer Sivrioğlu, Hülya Avşar’ın YouTube programına konuk oldu. Sivrioğlu, izleyicilere kendi hayatına dair bilinmeyen yönlerini paylaştı.
Sivrioğlu, Avşar’ın “Programa nasıl başladın, Acun ile nasıl tanıştın?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
“Aslında oldukça ilginç bir tesadüf gelişti. Madem her yıl Türkiye'ye bir ay gelirken, Avustralyalı yemek yazarları ve gurmeleri getirip onlarla birlikte yemek turları yapıyordum. O yıl geldiğimde, bir 10 gün sonra arkadaşım Mehmet Gürs’ün konferansı vardı ve orada konuşmacı olacaktım. Ancak konferans son anda iptal oldu, sponsor bulma sorunları yaşadılar. ‘Neden 10 gün daha buradayken bir şey yapmayayım?’ dedim ve MasterChef'i düşündüm. Avustralya'da MasterChef'te konuk jüri olarak yer almıştım. Bir programa katılmayı planladım çünkü orada üç restoranım mevcut ve tanınıyorum. Bir arkadaşıma durumu aktardım, o da başkalarına iletti, ve nihayet yapımcılara ulaştılar.
Arada, ‘misafir şef’ olarak katılma konusunu atlayan birisi vardı. Meğerse uzun zamandır benimle iletişime geçmeye çalışıyorlarmış. ‘Hadi gel başla’ dediler ama zamanım yoktu, iki çocuğum var ve restoranlarım mevcut. ‘Sadece iki ay sürer, bu süre içinde programda yer alırsın’ dediler. Ben de düşündüm, belki bu iki ayı Avustralya’daki işime de yarar, o yüzden bir sezona katılırım dedim. Hayat, iki ay, üç ay derken beni bambaşka yerlere yönlendirdi.”
AŞÇILIK EĞİTİMİ ALMADIĞINI AÇIKLADI
Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde aşçılık eğitimi almadığını belirten Sivrioğlu, kimsenin bilmediği bir gerçeği şu sözlerle dile getirdi:
“Önce restoran yöneticisi olarak görev yaptım, ardından şeflik yapmaya başladım. Şeflerden istediğimi gerçekleştiremediğim için bu duruma geldim. Kendi restoranımı açmadan önce on yıl boyunca restoran gruplarında üst düzey yöneticilik yapmıştım. Yemek konusundaki ilgim annemden geliyor. Eğitimim ise turizm otel işletmeciliği üzerine. Daha sonra, Avustralya’da işletme üzerine yüksek lisans yaptım. Aşçılık eğitimim yoktu. Bu nedenle hayatım boyunca restoran işletmeciliği yaptım. Kendi restoranımı açtıktan sonra aslında işletmeci olarak kalmayı planlıyordum ancak Türk restoranı vizyonumu şeflere tam olarak anlatamadım. Avustralya'da bu konuda çok kısıtlı imkanlar vardı, çok fazla Türk şef yoktu. Onlar bu işi yapamayınca mutfağa geçmek zorunda kaldım ve bu alanda başarılı oldum.”