Türkiye’de, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan haksız kazanç elde etmek amacıyla bebeklerin ölümüne yol açtığı ileri sürülen 'Yenidoğan Çetesi'nde hemşirelerden gelen itiraflar gündeme damga vurdu. Çete üyesi olduğu öne sürülen hemşireler, etkin pişmanlık yasasından yararlanmak için usulsüzlükleri birer birer ifşa etti.
İstanbul, Tekirdağ ve Çorlu'da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan haksız kazanç sağladığı iddia edilen çetenin üyeleri, 12 bebeğin göz göre göre ölümüne sebep olduklarını açıkladı.
Bilgi sahibi olarak ifade veren Sema U., "Bağcılar TRG Hospitalist Hastanesi’nde yoğun bakım hemşiresi olarak çalıştım. O dönemde hastanenin müdürü Murat Mantuş'tu. Mantuş’un müdür olduğu süre içerisinde doktor Fırat Sarı ve ekibi hastanede görev yapıyordu, ancak hastanede resmi olarak sorumlulukları olup olmadığını bilemiyorum" ifadesini kullandı.
Çetenin lideri olduğu öne sürülen Sarı, hastanede bulunduğu dönemde kendisinin yaklaşık iki hafta yoğun bakım servisinde görev yaptığını aktaran Sema U., bu dönemde hastaların taburcu olma süresinin normalden çok daha uzun sürdüğünü belirterek, "Durumdan rahatsız olduğum için istifa ettim. Bu süreçte Fırat Sarı bana yoğun bakım sorumlularına ek ücret verileceğini teklif etti, ancak ben bu teklifi reddedip istifamı sundum" dedi.
'ÖLÜYOR MU, NE YAPIYORSA YAPSIN, DEDİM'
Kendisine ilişkin bir hasta durumu hakkında "Bu da bir 80, 82 oluyor ama 98’e yükselince ben bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın" şeklindeki ifadelerinin sorulduğu şüpheli Çağla Durmuş, "O andaki gerginlikte söyledim. Hastaya yapılması gereken her şeyi yaptık. Yapılması gereken işlemlere doktorlar karar veriyor, hemşireler ise uyguluyor" şeklinde cevap verdi.
'FIRAT SARI'NIN TALİMATINI UYGULADIM'
Şüphelilerden hemşire Hakan Doğukan Taşcı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini vurguladı.
Yenidoğan bebeklerin para kazanmak amacıyla sağlıklarının tehlikeye atılarak diğer hastanelere sevk edildiğini açıklayan Taşcı, Fırat Sarı'nın talimatıyla doktor Şeyhmus Çelik'in yerine rapor hazırladığını aktardı.
USULSÜZ İLAÇ SATIŞINI İTİRAF ETTİLER
Usulsüz ilaç satışı yaptıklarını itiraf eden Taşcı, şunları söyledi:
"Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemde tanıdım. Kendisi hastanenin çocuk doktoruydu. Beni usulsüz işlere sokan kişi Fırat Sarı’dır. Hastanede doktor olması gerekirken yerine benim gibi bir hemşireyi bırakıyordu. Gıyasettin Mert Özdemir ile birkaç kez telefonla ve yüz yüze görüşmek durumunda kaldım. Bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim, zira bebek tüccarlığı yapmaktaydı. Kendisi 112 Acil'de ambulans şoförü olarak çalışıyor ve birçok özel hastaneyle işbirliği yapıyor. Genelde hastanelerde başhekimler ve müdürlerle anlaşarak dışarıdan yenidoğan bebekler getirip yatışlarını sağlıyordu."
“Birinci Hastanesi’nde çalışırken Şeyhmus Çelik’in yerine epikriz yazdım. Bu süreçlerde yaptıklarım Şeyhmus Çelik ve Fırat Sarı tarafından biliniyor. Bu raporların yazılması talimatını Fırat Sarı’dan aldım. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekenler bulunmuyor. Bu sorumlulukları da hemşirelere yüklüyorlar. Hasan Basri ile Curusorf isimli ilacın usulsüz satışıyla gelir sağladık. Yaptığım işlemlerden dolayı pişmanım ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum."
'RAPORLARI DEĞİŞTİRDİK'
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirten hemşire Hasan Basri Gök, "Yoğun bakıma gelen bebeklerin durumları ile oynanarak SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde edildi. Fırat Sarı, kan gazı parametrelerini excel programında değiştirerek SGK’ya faturaları istediği şekilde düzenliyordu. Epikriz raporları, Fırat Sarı'nın talimatları doğrultusunda benim ve diğer çalışanların yardımıyla değiştirilip yeniden düzenlenmiştir. Yaptığım usulsüzlükler konusunda pişmanım" dedi.
'BEBEK GÜNDEN GÜNE MORARMAYA BAŞLADI'
Bir bebeğin ölümü ile ilgili bilgilerini paylaşan Gök, "Bir bebek hastaneye geldiğinde durumu kötü değildi ama yatışının 2 ya da 3. gününde kalp anomalisi yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı yapılamayacak koşullarda olan Birinci International Hastanesi'ne sevk etti, bu sebeple hastanede herhangi bir tedavi uygulanamadı" açıklamasında bulundu. Hakan Doğukan Taşcı'nın, bebeğe doktor sıfatı ile müdahale ettiğini ve bebeğe verilebilecek tek ilacın bir kalp ilacı olduğunu söyledi. Taşcı'nın ağrı kesici ve narkotik ilaçla bebeği uyuttuğu, ardından bebeğin müdahale edilmesine rağmen sağlık durumunun kötüleşerek günden güne morardığı ifade edildi.
BEBEK İÇİN 'GEBERT ONU' İFADELERİNİ 'STRES ALTINDA' SÖYLEMİŞ
Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen "Gebert onu" ifadesini içeren konuşma hakkında, "Bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan Doğukan’a onun fazla yaşamayacağını, sürekli ilaç verilerek zorla yaşatmanın bir anlam ifade etmeyeceğini söyledim. Kurduğum cümleler için pişmanım, ancak bu ifadeler stres altında oluşmuş cümlelerdir. Kasti bir niyetle kurulmuş değildir" dedi.
Gök, ifadesinin devamında şunları aktardı:
"Fırat Sarı’nın talimatlarıyla epikriz raporları ve hasta basamakları ile oynadım. Ancak bu usulsüzlükler dışında, herhangi bir bebeğin ölümü konusunda kasti ya da ihmal durumu içerisinde olmadım. Hakan Doğukan Taşcı ile birlikte, Fırat Sarı'nın talimatıyla hastaneden ilaç çıkararak sattık ve bunun parasını Fırat Sarı’ya verdik. 2024 Ocak ayında bu usulsüzlüklere daha fazla dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bağlantımı kestim."