Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Muhtarlar Buluşması etkinliğinde önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar:
Tüm muhtarlarımıza başarılar diliyorum. Mahalle ve köylerine hizmet etme çabalarında muhtarlarımızın yanlarında olmayı sürdüreceğiz. Aziz milletimizin teveccühü ile on yıl önce Cumhurbaşkanı olarak göreve geldiğimizde, Türk demokrasisinde tanıştırdığımız yeniliklerden birisi muhtarlarla yapılan toplantılar oldu. 2015 yılından beri düzenlediğimiz muhtarlar toplantısında, devletin zirvesi ile yerel demokrasinin sembolü olan muhtarlarımızı 53 kez bir araya getirdik. Milletin evi olarak tanımladığımız Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, aynı zamanda muhtarlarımızın da evi haline gelmiştir. İstişare, ülkenin ve milletin meselelerini ortak akılla çözümleme yollarıdır. Bu süreçte muhtar kardeşlerimle aramızdaki gönül köprülerini kuvvetlendirmenin yanı sıra milletimizin birlik ve beraberliğine de katkıda bulunmuş olduk. En son toplantımızda, cumhuriyetimizin 100. yılı anısına 81 ilimizden 2023 muhtarımızla bir araya gelmiştik. Bu sefer güzel İstanbul’umuzda 39 ilçede, 950 muhtarımızla bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
'İLÇELERİMİZDEN BELDELERİMİZE KADAR YAYILDI'
Teşrifleriniz için hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Bu güzel buluşmaya katkıda bulunan İçişleri Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine içtenlikle tebriklerimi iletiyorum. Rabbim aramızdaki muhabbeti daim eylesin. Kardeşlerim, gerçekleştirdiğimiz toplantıların, muhtarlık kurumuna yönelik bakış açısını değiştirdiğini, özellikle bürokrasi, siyaset ve yerel yönetimlerde yeni bir hava oluşturduğunu biliyoruz. Devletin zirvesinin kapılarını muhtarlarımıza açtıkça, bu hava dalga dalga illere, ilçelere ve beldelere yayıldı. Kamu kurumlarının kapıları, Türkiye genelinde sizlere açılmıştır. Muhtar denildiğinde, burun kıvıranlar, toplantılarımız sayesinde, geç de olsa mecburiyet ve mahcubiyet nedeniyle sizin yaptığınız işlerin gerçek değerini anlamaya başladılar.
Önemli olan sonuçtur. Elitist zihniyetin muhtarlarla somutlaşmış halk iradesi karşısında diz çökmesi, kuşkusuz ki önemli bir kazanımdır. Çünkü muhtar demek, millet demek; demokrasi demektir. Muhtarlar, yerel düzeyde vatandaşın gündelik hayatına dokunan hizmetlerin temsilcileridir. Huzurun, barışın, sosyal dayanışmanın, milli birlik ve bütünlüğün teminatıdır. Şunu belirtmeliyim ki, ülkemizde bazıları henüz anlamasa da, milletin teveccühüne mazhar olmak, dünyada ulaşılabilecek en onurlu makamlardan biridir. İster muhtar, ister meclis üyesi, ister belediye başkanı ya da milletvekili, isterse de Cumhurbaşkanı olsun durum değişmez.
'MUHTAR KARDESLERİMİ EZEMEZ'
Vatandaşın tercihiyle göreve gelenler, ne kadar saygıyı hak ediyorsa, halkın oyuyla seçilmiş olan muhtarlarımız da aynı derecede saygıyı hak ediyor. Bizim ile aranızdaki diyalog, halkın emaneti taşımanın ve bu aziz millete hizmet etmenin öneminin idrak edilmesine katkı sağlıyor. Tam tersi, bunun ne denli önemli olduğunu, zorluğunu ve değerini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle muhtarlarımızın ve muhtarlık kurumunun üzerine titriyoruz. Altını çizmek istiyorum ki, atama ile görevde bulunan kamu çalışanları, devletin imkanlarını millet için, millete hizmet amacıyla kullanmakla yükümlüdür. Dolayısıyla, hangi konumda olursa olsun, makamının gücünü kullanarak hiç kimse benim muhtar kardeşlerimi ezemez, hor ve hakir göremez.
Kendi köylerinin, mahallelerinin sorunlarına çözüm bulma çabası gösteren muhtarlarımız için, yerel yönetimler de dâhil olmak üzere tüm kurumlarımızın kapıları sonuna kadar açıktır. "Muhtar bile olamaz" başlıkları atanlara ne oldu? Eski Türkiye'nin yeniden canlanmasına asla izin veremeyiz. Ben, bu sözü edilen eski Türkiye'yi içten bir biçimde yaşamış ve yaşanan adaletsizlikleri, hukuksuzlukları bizzat tecrübe etmiş bir kardeşinizim. Siyasi hayatımız boyunca birçok zorlukla karşılaştık; halkın seçtiklerine tepeden bakan bürokratik oligarşiyi, elitist, seçkinci yaklaşımları gördüm. Halkın iradesine hizmet etmek yerine efendilik taslayanların ülkemize yarattığı büyük zararları gözlemledim. Bu olumsuz yaklaşımların kalkınma ve refah hamlelerimizi nasıl sekteye uğrattığını görmüş bulunmaktayım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, milletvekili, başbakan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak siyasi hayatım boyunca bu sorunlarla mücadele ettim.
'MUHTARLARIMIZIN ÜZERİNDEN BÜYÜK YÜK KALDIRDIK'
'Aşkla koşan yorulmaz' diyerek tüm Türkiye’ye hizmet etme amacım doğrultusunda çaba gösterdim. İnşallah, bundan sonra da bu mücadeleyi sizlerle birlikte kararlılıkla sürdüreceğiz. Savrulmadan ve sarsılmadan Türkiye’yi bugüne kadar olduğu gibi yine demokrasi ile, kardeşlik, adalet ve özgürlükler temelinde büyüteceğiz. Bu hedefi de siz muhtar kardeşlerimin desteğiyle gerçekleştireceğime inanıyorum. Değerli dostlarım, ülkemizin kalkınma adımlarındaki destek, diğer tüm kesimlerde olduğu gibi muhtarlarımızın da hak ettikleri payı almasıyla mümkün olmuştur. Son 22 yılda muhtarlarımızın güçlendirilmesi yönünde birçok adım attık. İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir muhtarlar daire başkanlığı kurduk; büyükşehir belediyelerinde muhtarlık işleri dairesi, diğer belediyelerde ise muhtarlık işleri müdürlükleri oluşturduk. 19 Ekim’i tüm Türkiye’de muhtarlar günü olarak ilan ettik. Muhtarlarımızın maaşlarını, sigorta primlerini ve diğer özlük haklarını, görevlerinin seviyesine uygun hale getirdik. 2002 yılında muhtar aylığı 97 lira iken, bugün 20.285 TL’ye yükseldi. Muhtarların ödemekle yükümlü olduğu 8.233 liralık Sosyal Güvenlik Kurumu primlerini artık devlet olarak biz karşılıyoruz. En az bir dönem muhtarlık yapmış olan kardeşlerimizi, 55.000 TL’yi bulan silah ruhsatı harcından muaf tutuyoruz. 31 şehirde muhtar hizmet binalarının inşasını tamamladık, 51 ilimizde 2024 yılı için planladığımız 179 hizmet binasından 98’i faaliyete geçmiştir. Kalan 81 hizmet binasının inşası ise hızla sürmektedir. İki yıl önce faaliyete geçirdiğimiz Ankara muhtar evi sayesinde, muhtarlarımızın Ankara ziyaretlerinde büyük bir yükü üzerlerinden almış olduk. Kadın muhtarlarımızın görev yaptığı yerlerdeki hizmet binalarının güvenlik kamerası taleplerini de karşılıyoruz.
Başlattığımız Muhtar Bilgi Sistemi ile muhtarlarımızın ihtiyaçlarını daha hızlı karşılayarak, merkezdeki birimlerle olan bağını güçlendirdik. Adrese dayalı kayıt sistemini muhtarların kullanımına sunduk ve Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu’nun kamu yararına çalışan dernekler kategorisine alınmasını sağladık. İçişleri Bakanlığımız ile imzalanan protokol çerçevesinde, Muhtar Akademisi projesini hayata geçirdik. Bu akademide eğitim gören 813 muhtarımızdan temsil eden, sertifika alan 41 muhtar kardeşimizi de burada ayrıca tebrik ediyorum. Tüm bu olanakların yanı sıra turizmden kültüre ve enerjilere kadar geniş bir yelpazede muhtarlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. İnşallah, önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi büyüdükçe, ülkemizin imkânları genişledikçe biz de bu hizmetleri çok daha ileriye taşımayı hedefliyoruz.
'İSRAİL’İ DESTEKLEMEK…'
Bölgemizdeki gelişmeleri sizlerin de yakından takip ettiğinizi biliyorum. Komşumuz Suriye’de 13 yıl evvel başlayan ve 1 milyon insanın hayatını kaybetmesine sebep olan krize henüz bir çözüm bulunabilmiş değil. Ukrayna-Rusya arasındaki çatışma, bu yıl şubat ayında dördüncü yılına girdi. Diğer bir komşumuz Irak ise halen terörle mücadele etmekte. Birçok Avrupa ülkesinde, Müslüman ve yabancı düşmanı ırkçı siyasi partiler ya tek başlarına iktidara gelmekte ya da mevcut iktidar ortakları durumundadır. Son bir yıl içerisinde Gazze’de yaşanan katliamları anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor. Çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 50.000 masum insan, tüm dünyanın gözü önünde katledildi. Gazze’de yaklaşık 2 milyon, Lübnan’da ise 1 milyondan fazla insan, evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu trajedinin sorumluluğu, Netanyahu isimli gözü dönmüş birisinde bulunmaktadır. Amerika, Avrupa ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi adeta oyuncak haline gelmiştir. On binlerce kadın hayatını kaybederken, bu durum kadın hakları kuruluşlarının yöneticilerinin tepkisini bile çekmiştir. 175 gazeteci hayatını kaybederken, uluslararası medyanın bu meseleyle ilgilendiğini söylemek neredeyse imkânsız. Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim’de kamp kurarak gösteri yapanların, Filistin ve Lübnan'da aynı eylemi gerçekleştirdiğini göremedik. Sustular, sindiler ve korktular. İsrail’i desteklemek adına savundukları tüm değerleri ayaklar altına aldılar. İsrail’in işlediği siyasi cinayetlerin ardından hükümetini alkışlamaktan başka bir şey yapmadılar.