Uraz Kaygılaroğlu'ndan Tartışmalı Sergi Pozları Üzerine Çarpıcı Açıklamalar!

İstanbul'un Fatih ilçesinde, 19 yaşındaki Semih Çelik'in Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i acımasızca katletmesinin etkileri devam ediyor.

Türkiye genelinde kadın cinayetlerine karşı yapılan protestoların ardından, Uraz Kaygılaroğlu'nun geçmişte bir sergi için elinde kasap bıçağı tutarak kadın kafası ve kanlı pozlar vermesi yeniden tartışma konusu haline geldi. Kaygılaroğlu, "Oyunculuğu bırakmayı düşünebilirim." şeklinde bir açıklama yaptı.

Almış olduğu pozlar nedeniyle özür dileyen Uraz Kaygılaroğlu, Nevşin Mengü'nün YouTube programına katılarak yeni açıklamalarda bulundu.

Kaygılaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Sergi benim eserim değildi. Başka bir sanatçının projesiydi, ben sadece onun bir çalışmasında yer aldım. Sergi, 16 Nisan'da gerçekleşmişti ve o dönemki sevgilimin ilk kişisel sergisiydi. Tepkilerin bu noktaya ulaşacağını, kadın cinayetleri ile bağlantılı olacağını öngöremedim. Bir akıl tutulması yaşadım. Toplum dinamiklerini ve yaralarının ne denli tetikleneceğini kestiremediğim için özür dilemiştim, ama anladığım kadarıyla bu özür de kabul görmedi."

"Ayşenur'un ve İkbal'in aileleri ile sevenleri adına, Türkiye genelinde derin bir üzüntü içinde olduğumuzu belirtmek isterim. Semih Çelik tarafından gerçekleştirilen bu eylem sonucunda konunun iştirakçilerinden biri haline gelmek beni son derece rahatsız etti. Genellikle bu durum, olup bitene dikkat etmek yerine bir hedef belirlemek gibi değerlendiriliyor. Ayrıca konunun özünden biraz uzaklaşıyoruz gibi hissediyorum."

"Eğer bu durumun sona ermesi, benim ve benim gibi üçüncü kişilerin toplumdan dışlanması ve bir daha gündeme gelmemesi ise bunu seve seve kabul ederim. Bir daha sahnelere çıkmak veya televizyona çıkmak zorunda değilim, farklı bir iş yapabilirim. Kendi can güvenliğimden endişe ediyor ve hedef gösterildiğim için kaygılanıyorum. Sorun asıl olarak başka bir noktadan kaynaklanıyor; sistematik bir şekilde isimlerimiz sosyal medyada abartılıyor."

"Suçlu bir cadı avı gerçekleştirilen bir durumdan söz ediyoruz. Ben oje sürmüşüm, etek giymişim, rol gereği başka bir erkekle öpüşmüşüm; bunlar suç değil ve beni suçlu yapmaz. İnsanlar diledikleri gibi yaşamaya hakkı vardır, birine zarar vermediğim sürece bu konunun benimle ilgisi yok. Yani toplumun beğenmediği bir şekilde yaşandığında insanlar kötü olmazlar. Toplum olarak içinde bulunduğumuz bu cinnet anlarını nasıl yönlendirdiğimizi bir düşünelim."