AK Parti'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunduğu kanun tasarısında, kredi kartı limitlerine vergi getirilmesi önerisinin gündeme gelmesi dikkat çekti. Teklif doğrultusunda; kredi kartı limitinin 100 bin TL ve üzerindeki kullanıcılar için her yıl 750 TL tutarında savunma sanayiine katkı payı alınacağı öngörülüyor. Düzenlemeye yönelik eleştiriler sürerken, eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar'dan çarpıcı açıklamalar geldi.
'SİYASİ RİSKİ AZALTIR'
Toplumda güven kaybının yaşandığını ve vatandaşların vergi toplanmasının yanı sıra harcama şekli hakkında da bilgi edinmek istediklerini belirten Tayyar, "Eğer hükümet, toplumla yeni bir güven bağı kuramazsa, ne kadar samimi bir yaklaşım sergilerse göstersin, yapacağı her vergi düzenlemesi karşıt tepkilere yol açar ve siyasi riskleri artırır. Tepkili bireyleri anlamak yerine, onlara 'DEM'li, Ermeni, Yunan gibi aşağılayıcı bir dille yanıt verirseniz, toplumdan kopuş yaşar ve siyasi ömrünüzü kısaltırsınız" şeklinde konuştu.
Toplamda 61 milyon 955 bin 106 kredi kartının limitinin 100 bin TL'nin üzerinde olduğunu ve bu düzenlemeyle birlikte 46 milyar 466 milyon 329 bin 428 lira toplanabileceğini dile getiren Tayyar, sadece kur korumalı mevduat düzenlemesinin devlete maliyetinin 850 milyar lirayı aştığını vurguladı.
Şamil Tayyar, sosyal medya hesabında şu ifadeleri kullandı:
"2002 öncesi hükümet, memur maaşlarını ödemek için Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) borç almak durumunda kalmıştı. AK Parti 2002 sonlarında iktidara geldiğinde, parti genel merkezi ve başbakanlığın telefonları yoğun bir şekilde çalmaya başladı. Türkiye'nin dört bir yanından vatandaşlarımız, IMF'ye bağımlı kalmamak için bütçeye gönüllü katkıda bulunmak istiyorlardı. Geçen 22 yılın ardından, şimdi bankaların iletişim hatları kilitlenmiş durumda; arayanlar kredi kartı limitlerini 100 bin liranın altına çekmek için sıraya giriyor. Aradaki temel fark, toplumla hükümet arasındaki güven duygusunun zayıflamasıdır. Çünkü vergi adaleti, yalnızca toplama aşamasında değil, harcama süreçlerinde de esastır. Toplum, verginin toplanma biçimi kadar, nereye harcandığını da bilmek ve anlamak istiyor."
'MESELE GÜVEN'
Konunun, sadece zenginlik ya da yoksulluk oranlarıyla veya 750 liranın miktarıyla ilgisi yoktur. Önemli olan güven duygusudur… Kullanımda olan toplam 125 milyon 925 bin 012 kredi kartı bulunmaktadır. Bu kartların 61 milyon 955 bin 106'sının limiti 100 bin liranın üzerindedir. Yani her iki kredi kartından biri, vergiye tabidir. Dolayısıyla kredi kartı limiti, zenginlik göstergesi değildir. Ayrıca, eğer bu miktar zenginlerden alınsa da yoksulun yaşam koşullarını iyileştirmiyorsa, bunun bir anlamı var mıdır? Toplam vergi miktarı ise 46 milyar 466 milyon 329 bin 428 lira olacaktır. Kur koruma sisteminin devlete olan maliyetinin 850 milyar lirayı geçtiği, bir özel kalem müdürünün 60 kilo altınla seyahat ettiği bir ortamda, bu 46 milyar liranın nereye harcanacağı konusunda bir şüphe varsa, bunun üzerine düşünmek gerekir.
'SİYASİ ÖMRÜNÜZÜ KISALTIRSINIZ'
Her zaman vurguluyorum ki, hükümet eğer toplumla yeni bir güven bağı kuramazsa, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, getireceği her vergi düzenlemesi tepkileri artırır ve siyasi riskleri büyütür. Tepkili bireyleri anlayıp onlarla güven oluşturma çabası yerine, 'DEM'li, Ermeni, Yunan gibi hakaret içerikli, saygısız bir dil kullanırsanız, toplumdan iyice kopar ve siyasi ömrünüzü kısaltırsınız. Bu durumu hatırlatmak istiyorum."